ÜTOPYA: Başlangıç ve Son
Toplumun yeniden dönüşümü ve buna bağlı olarak yeni bir bireyin ortaya çıkması için öncelikle ilişkilerin değişmesi ve bir ilişki formu olarak mekânın da yeniden tasarlanması gerekiyor. Denilebir ki, istenilen ve arzu edilen toplum şimdi-burada olmayan bir mekânla birliktedir. Zamansal ve mekânsal uzaklıktaki bu yerin saf bir imgeye benzediği bir an vardır: Ütopya…
Ütopyadan bilime varmak
Ütopya sözcüğü, Thomas More tarafından icat edilmiş olup birbirine zıt iki anlamı bir arada taşır. Bu sözcük bir taraftan iyi, bereketli bir yeri-toprakları imlerken, diğer taraftan haritada olmayan, gösterilmeyen bir yere karşılık gelir. Ütopyayı kavramsal düzeye taşıyan bu ikilemdir. Ütopya mevcut olanın dışında başka bir toplum ve başka bir gelecek tasavvur etmesiyle birlikte içeriğinde yer edinenin imkasızlığını bilinir kılar. Örneğin, ütopyayla ilgili metinlerinden biri olan “Yeni Atlantis”, olmayan yere, o yerin bilgisine ve deneyimine bilim ve teknikten ziyade talihin sayesinde erişebileceğimizi söyler. Bilimin ve tekniğin araçları “imkansızlıkta” talihin oyuncakları haline gelir. Ütopyanın mekanı bu yanıyla talihin alanıdır. Bu noktada Machiavelli’nin talihe dair şu sözünü hatırlamalıyız: “Talih-fortuna
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder